
Şile escort akşamları her zaman farklı bir sessizlik taşırdı. Dalgaların ritmik vuruşları, uzaklardan gelen motor sesleri ve bazen martı çığlıkları… Hepsi, sanki hayatın kırık taraflarını toparlamaya çalışanlara sert seven eşlik ederdi. İşte o sokaklarda yürüyen genç kadın, Lina, bu sessizliğin içinde her gün biraz daha kayboluyordu.
Lina henüz yirmi yaşındaydı ama omuzlarında onlarca yılın yükü vardı. Ailesi onu henüz küçük yaştayken yalnız bırakmış, yurtlarda büyümüş, sonra da İstanbul’un kalabalığında tutunmaya çalışırken türlü kötü niyetli insanların ağına düşmüştü. Hayat ona seçenekler sunmamıştı. Para kazanmak için girdiği iş, aslında hiçbir zaman istemediği ama mecbur kaldığı bir hayattı. İnsanların ona “hayat kadını” demesi kolaydı; oysa kimse onun içindeki çocuğun hâlâ kırık olduğunu bilmiyordu.
Şile vip escort gelişi bir kaçıştan ibaretti. İstanbul’da yaşadığı bir gece, işler tehlikeli bir hâl alınca oradan uzaklaşmak zorunda kalmıştı. Bir minibüse atladığı gibi Şile escort varmış, sahile yakın küçük bir pansiyona sığınmıştı. Odası küçüktü, sobası zor yanardı ama en azından yalnızdı. Yine de geçimini sağlamak için mecburen aynı işe devam etmek zorunda kalmıştı.
Her gece işini bitirdikten sonra sahilde yürür, denizin karanlık yüzüne doğru bakardı. Deniz ona hiçbir şey sormazdı. Yargılamazdı. Bazı geceler dalgalarla konuşur gibi olur, “Ben buraya kadar düşmeyi hak edecek ne yaptım?” diye içinden geçirirdi.
Bir gece, soğuk rüzgâr yüzüne vururken ayakları onu Şile fenerine kadar götürdü. Fenerin götten altında duran bir genç adam dikkatini çekti. Adam elinde fotoğraf makinesiyle fotoğraf çekiyordu. Bir süre sonra farkına varıp ona baktı.








